Yeşilyurt’ta belediyeciliğin insani yüzünü yeniden tanımlayan bir isim: İlhan Geçit
Uzun zamandır İlhan Hoca hakkında bir yazı kaleme almak istiyordum. Bunun için birkaç kez niyet ettim, hatta taslaklar bile oluşturdum. Ancak her defasında içime sinmeyen bir şeyler vardı. Bugün anlıyorum ki, kafamı kurcalayan şeyin asıl sebebi; Sayın İlhan Geçit’in toplum nezdinde hâlâ tam olarak “adını koyamamış” olmamızmış.
Evet, üzülerek ifade etmeliyim ki, biz toplum olarak insanlara çoğu zaman ya ön yargılarımızla ya da at gözlüklerimizle bakıyoruz. Birini ya fazlasıyla yüceltiyor, ya da toptan yerin dibine batırıyoruz. Orta yolu bulmakta zorlanıyoruz. Oysa meseleye biraz sakin, biraz da hakkaniyetli yaklaşılsa, görülecektir ki İlhan Hoca’yı anlatan tüm cümlelerin içinde doğruluk payı vardır.
Prof. Dr. unvanı öyle rastgele alınmış bir sıfat değildir. Yılların emeğini, birikimini ve akademik başarısını temsil eder. Yeşilyurt Belediye Başkanlığı da öyle… Yüz bine yakın insanın oyuyla, güveniyle kazanılmış bir makamdır bu.
Ama tüm bu resmî unvanların ötesinde halkın dilinde yer eden bir başka unvan var: “İlhan Hoca.” Yetmişlik dededen on sekiz yaşındaki gence kadar herkesin içtenlikle söylediği bu ifade; güven veren, dinleyen, çözüm üreten, empati kuran bir kişiliği anlatıyor. İlhan Hoca, vatandaşın gözünde sadece bir başkan değil; bir “abi”, bir “danışılan insan” olmuş durumda.
Bir Başkan Değil, Bir Yol Arkadaşı
İlhan Geçit, Yeşilyurt Belediyesi’ndeki görevine başladığı ilk günden bu yana klasik belediyecilik anlayışının dışına çıkmayı başardı. Onun için belediye; yalnızca asfalt, park ya da kaldırım demek değil. Belediye, insanın hayatına dokunabildiğin, bir evin ışığını yakabildiğin, bir çocuğun yüzünü güldürebildiğin bir kurumdur.
Bu anlayış, Yeşilyurt’un dört bir yanında hissediliyor. Bir tarafta mahallelerde vatandaşla iç içe olan bir başkan profili, diğer tarafta sosyal belediyeciliği ön plana çıkaran uygulamalar… Kimi zaman yaşlı bir teyzenin evine konuk olup derdini dinleyen, kimi zaman bir öğrencinin eğitim desteğini bizzat sağlayan bir başkan portresiyle karşılaşıyoruz.
Hizmet anlayışının merkezinde “insan” olan İlhan Geçit, işte bu yönüyle fark yaratıyor. Makam odasını halka kapatmayan, hatta çoğu zaman makamı sokağa taşıyan bir belediye başkanı… Bürokratik dilin yerine, samimi bir mahalle dili kullanıyor. Sorunları görmezden gelmek yerine, çözümün parçası olmaya çalışıyor.
Halkın Güvenini Kazanmak Kolay Değil
Bugün Yeşilyurt’un birçok mahallesinde konuştuğunuzda, insanların dilinde benzer cümleler duyarsınız: “İlhan Hoca bizimle konuşur.” “Kapısını çaldığımızda dinler.” “Bizi anlamaya çalışır.”
Bu cümleler bir siyasetçinin değil, bir insan liderin başarısını özetler. Çünkü halkın gönlünü kazanmak seçim kazanmakla bitmez; o güveni her gün yeniden inşa etmeyi gerektirir. İlhan Hoca bunu yapıyor. Sade, sakin ama kararlı adımlarla…
Sonuç Yerine
Ben bugün bu yazıyı, bir kişiyi yüceltmek için değil; bir tarzı, bir duruşu, bir yönetim felsefesini anlatmak için kaleme aldım. İlhan Hoca’nın hikayesi, aslında bir samimiyet hikayesidir. Belki de onu farklı kılan da tam olarak budur.
Sözün özü; Bir şehir, başkanının yüreği kadar büyür. Ve Yeşilyurt’un bugün yüreği, İlhan Hoca’nın kalbi kadar geniştir.
YORUMLAR